manyaq.com hoşgeldiniz
  AşK YaZıLaRI
 




                                            
ALDATMAKMIDIR A$K?

 

Aldatmak, aldatılmak mıdır ki aşk? Sabahlamak mıdır karanlık yalnız gecelerde? Yoksa deli gibi hasret çekmek midir o uzaktayken? Kim diyebilir acı çekmeden sevdiğini?


Aşk; acıyı hüzünle yoğurup mutluluk ve gözyaşlarıyla özlem çekerek yaşamaktır. Aşk yeri geldiğinde arakaya bakmadan çekip gitmektir. Kimi zaman da sıcacık kolların arasından yeni doğan güne uyanmaktır. Aşk; üşümektir bomboş odanda o yokken… Deli gibi sevip, her şeyi gözünü kırpmadan sadece onu istemektir. İki kişi arasındadır aşk; üçüncü kişi geldiğinde yok olmaktır. Kabullenmektir onsuzluğu; çekilmektir kabuğuna ve yaşarken ölmektir.



‘sevgi’ sözcüğü çok basittir, kendini yükseklerde görene! Hayat sevgiyi onlara sadece boş bir iş ya da eğlence olarak tanımıştır çünkü… Sevginin ne demek olduğunu bilmeden adını kötüye kullanırlar.



Sevmek onun yokluğunu bile sevmektir. O yanında yokken deli gibi özleyip sadece onu beklemektir. Sevgi emek ister; yürek ister ve gerçeklik ister. Dürüstlük ister sevgi! Onun yolunu beklemek, saygı duymaktır sevgi.



Ben sevginin daha fazla şeyler de olabileceğini biliyorum ve benim sabahlara kadar kıvranarak beklediğim bir 'SEVGİ’M vardı.



Umarım sizinde onsuzken deliye döndüğünüz bir 'SEVGİ'niz olur...


                                        AŞK ŞARAP TATINDADIR…

İlk yudumu gözlerinden içtim,ikincisini dudaklarından ellerinden içtiğim son yudumun tadı yıllarca gitmedi dudaklarımdan. Ve ben hiçbir zaman korkmadım şarabın gazabından..

Aşkın rengi, tadı , simgesi gibi detaylar aşka gönül veren romantiklerin üzerinde sık ısk düşündükleri konulardır. Genel kanı aşkın renginin kırmızı, simgesini kalp üzerindedir. Her yeni başlayan gönül yangınında yeniden sorulur aşk. Yangınların müsebbibi odur çünkü. Ancak tadı hep tartışılır aşkın. Kimilerine göre tatlıdır aşk, belki de beyninde aynı hormonları harekete geçirdiği için çikolota tadındadır aşk onlar için. Kimilerine göre ise, acıdır aşk ve acıtır derinden. Kapanmaz yaralar açar. Ama aşka en çok yakışan tat şarap tadıdır. 
Aşk şarap tadındadır aslında. İçiminde hisedilen buruk ateş tadı, kanımızı kaynatan formülü aşka öykünür,aşkı çağrıştırır. dudaklara değen ilk yudumun tadı hiç ama hiçbir şeye benzemez.Yakar ama tatlıdır,acıtır ama vazgeçemezsin. belki vazgeçilmezliktir tiryakilik yaratan,ayyaş eden,sarhoş eden.Damarlarınızda ılık ılık, sinsi sinsi dolaşır, içimizi ısıtır, kanımızı kaynatır ve sevgilinin gözlerinde tatlı bir buğuya dönüşür, tıpkı aşk gibi…..
    Sevgilinin dudaklarından içilen bir yudum şarap, şişelerce şaraptan daha fazla alt eder insanı ve gizli bir iksir etkisi yapar. Daha fazla aşıksındır artık, kaçışı olmaz bir büyüdür bu, içinde an be an dolaştığını aşka yönelen cümleler kurulur. “Haydi vur kendini şaraba, kedere ve aşka vur. Daha içelim, daha içelim…”
    Yeter ki bir yudum aşk isteyin siz. Size yudumlarca, kadehlerce aşk sunar şarap. Evet aşk tadındadır aslında ve ilk insanın baştan çıkarılışına tanık olmuştur, hatta gizli gizli suç ortaklığı etmiştir belki de. Aşk hep uzun geceler, mum ışığı ve şarapla anılır hatıralarda. Şarkılara, şiirlere şarapsız aşkları kabul etmez gizli aşıklar kulübü üyeleri.Şarapsız aşkları aşktan bile saymaz bazıları. Geçmiş aşklara adanmış kaç şişe şarap bekletilir, kimbilir gönül mahzenlerinde. Kimbilir ne aşklar yaşanmış, ne aşklar tüketilmiştir o kırık şişelerde…
Aşka adanmıştır şarap aslında ve tanrısal bir adanmadır bu. Tanrı vergisidir çünkü şarap da aşk da. Cennetle bile kevser şarabında saklanır aşk. Bir vaattir aşk, şarap tadında. Zevki günaha,günahı sevaba dönüştüren garip bir fermantasyonu vardır. Yapısı gereği tadında aşkı saklayan şarap en uygun zemini de hazırlar. Bir çöpçatandır aşk. Kalpleri, ısıtırken kapılar ardına dek açılır aşka ve aşk salına salına arz-ı endam eder. Şarabın cinsi,rengi, tadı değişse de hep aşka kalkar kadehler. Aşk şarabın yoldaşıdır.Şarap da aşkın. Aşkı her an yeniden tadabilmek, keyifle özümseyebilmek için. Geçmiş ve gelecek tüm aşkları yaşayabilmek için.Sonsuz sevdalara affedilmiş şarap tadında aşklar dileğiyle.
“Aşkın şerefine”… 

Bugün kaybettim seni…
Ağlamak neye yarar artık
Hayallerimde kalacaksın
Sana ihanet etmeyeceğim.
“Her gün ölmektense bir kere öl”
Bir kere öleceğimi düşündüm.
Bugün hiç ölmedim
Saplanan binlerce kurşuna rağmen
Ölemedim…
Bundan böyle uzaktan seveceğim
Haberin olmayacak şiirlerimden.
Hatta yaşadığımı unutacaksın
Yapabilirsem
Çekip gideceğim
Mutlu olman için dualar edeceğim.
Yine yıldızlar yoldaş bana,
Sadık dostum yalnızlık…
Yeniden başlamak lazım hayata
Yeniden aşık olmak lazım sana…
Musuzluğu bir yudumda içmek.
Dedim ya yeniden…
Şimdi susmak lazım biraz.
Ve bu diyardan göç etmek ötelere,
Karışmak lazım üçlere, yediler…
Ağladığımı sakın söyleme,
Kimse bilmesin senden başka.
O gözyaşları hediyem olsun sana…
Olur da ihtiyacın olursa

 

                                       HAYAT Ne TUHAF DEĞİL Mi?

 ”Hayat ne tuhaf değil mi?” Çoğu zaman içini dökmeye bu cümleyle başlarsın. Duygu dünyanın kapıları aralanır, cümleler ardı sıra gelmeye başlar. Bazen haykırmak istersin bir imdat dilersin ve nasıl başlayacağını bilemediğin anlarda bu cümle imdadına yetişir. Bazen bir tebessüm, tatlı bir bakış ve dokunuştur aradığın; bir omuza yaslanıp, kendini salıvermenin arzusudur. İstediğin çok bir şey değildir aslında; gözlerinde kaybolmak, gidivermek başka alemlere… Bazen rüzgarın önüne kapılıp giden bir yaprak olmak istersin bazen de o rüzgara direnen bir vücut. Ama çoğu zaman nafiledir direnmen. Hayat yolunu çizmiştir bir kere ve rüzgarın yönünü değiştiremezsin. Teselliyi bulmak istediğin dudaklar çoğu zaman soğuktur. Üşütür içini. Sense titrersin; göz yaşlarınla ısıtırsın kendini, için için ağlayarak..
Kendini soğuk bir kış gününde çıplak ve yalnız hissedersin, ısıtsın diye yalnızlığına sarılırsın, gözlerin güneşi arayarak. İstediğin çok bir şey değildir aslında;sıcak bir tebessüm tatlı bir gülüş ve dokunuş. Kendi kendine söylenirsin; acaba çok mu şey istiyorum diye. Sonra da takma kafaya diyerek kaçıverirsin oradan. Bir teselli istersin, ufak bir teselli. Karşılaştığın şey ise kapalı kapılardır. Duvar gibi önünde duran kapıyı bir türlü kıramazsın. Sonra o duvarı kaleminle yıkarsın. Cümlelerindedir savaşın. Yırtınırsın, kendini paralarsın. Mağlup olmak üzereyken zaferi yaşarsın. İçindeki fırtına dinmiştir artık. ”Hayat ne tuhaf değil mi?” Kendi iç savaşında mağlubiyeti de yaşarsın zaferi de; ama bu zaferi tek başına kazanmamışsındır. Seni sevdiğine inandığın insanlar hep yanındadır ve yanında olacaktır. O insanları kaybetme. Onlara verebileceğin en değerli hediyeyi ver; sevgini. İçinde filizlenen renk renk çiçeklerin olsun.onlara itinayla bak, asla incitme. Karşında dimdik ayakta olsunlar, senin gibi ve bırak sarsınlar etrafını; içlerinde kaybolmanın doyumsuz keyfini yaşa. Unutma sen sevdiklerinle varsın. Yalnızlık Allah’a mahsustur. Yanında her zaman seni seven birilerinin olduğunu anımsa ve o güvenle dal hayatın içine. Bırak, yere düş sende kaldıracak birileri var nasıl olsa…
 

 

 


                                         AŞK KAÇ YIL SÜRER….

Aşk bazıları için sihirli bir kelime, bazıları için özlem, bazıları için aldatma, bazıları için aldatılma, bazıları için anı, bazıları için nefret, bazıları için hayal, bazıları için Allah sevgisi, bazıları için hiç yaşanılmamış, bazıları için ise hayatın kendisi.

Sizce nedir aşk?

İtalya’nın Pavia ünüversitesinde yapılan bir araştırma aşkı başlatan kimyasal maddenin bir yıl içinde azalıp, normale döndüğünü ortaya koymuş. Başlangıçta beynin salgıladığı aşırı heyecanlanma, ürperme ve ellerde terleme gibi etkiler zamanla kayboluyormuş.

Aslında, aşkınızın kaç yıl sürdüğünü soran kişi size aşkın bir gün biteceğini anlatmaya çalışıyor. Hatta bununla ilgili bir sürü kitap var. En ünlülerinden biri Frederic Barbier’in “Aşkın Ömrü 3 Yıldır’’ .

Medyada da sık sık aşkın ömrü ile ilgili haberler çıkıyor. Örneğin bunlardan birtanesi; “çok güçlü aşk yaşayan çiftler de bile ilk yıl tutkunun, ikinci yıl şefkatin bittiğini, üçüncü yıl ise can sıkıntısının başladığı, sonrasında ise alışkanlıkların çiftleri esir aldığı” belirtiliyor.

Aşk hakkında sık haber yapılması onun prim yaptığını gösteriyor. Ama neden aşka bir ömür biçilmeye çalışılıyor? Ya da medyadaki paparazzi haberlerindeki ünlülerin eş değiştirmelerinin aşkla ne ilgisi var. Bir türlü doymayan aç gözlü şehvetle aşkı karıştırmamak lazım. Gerçi aşk hakkında sık haber yapılması, toplumumuzun çoğunun bu tür klişe haberleri takip ederek bu haberlerin prim yapmasını sağlıyor. Bu tür haberler yapıldıkça da özellikle de genç arkadaşlarımız bu klişelerden etkileniyor. Ne yazıkki okuyarak kendini geliştirmenin önemini yeni gelen neslimize anlatamadığımız için bu klişelere inanan ve o şekilde yaşamaya çalışan bir sürü insan görüyoruz etrafımızda.

Aşkın ömrü 3 yılda bitmek zorunda mı?

Kim benim aşkıma zaman biçebilir?

Benim vücudumdaki kimyasal maddeler İtalya’daki üniversitenin araştırmasına göre çalışmıyor.

Ben bu klişeyi kabul etmiyorum.

Aşkla başka şeyleri karıştırarak değerlerimizi bu kadar kolay harcatmayalım. Eğer hayatınızda bir kere âşık olduysanız aşkın hepimize farklı duygular yaşattığını biliyorsunuzdur.

Aşk kendi gibi güzel kelimeler söylemektir, ilgilenmektir sevgiliyle, aşk her gün bıkmadan seni seviyorum diyebilmektir, yıllar geçsede her dokunuşunda ilk dokunduğun gibi eletrik alabilmektir, aşk sabırdır, aşk vazgeçmemektir, aşk onu her gördüğünüzde içinizin yağlarının erimesidir , aşk dokunmaktır, aşk bencildir, ona bolca paylaşma ekmen gerekir. Aşk zor olandır, mücadele etmeni ister. Aşk 365 günün her sabahı sevgiliyi güne öperek uyandırmaktır. Aşk sürprizlerle doludur yaşadıkça renklenir. Aşk koşulsuz bağlılık ister, o nedenle kıskançtır. Aşk iki kişinin bir olması, birlikte yaşlanmasıdır. Aşk tek bir hedefi olan en yüce mutluluktur ki size hediye olarak meyve verir. Her gün birlikte yetiştirdiğiniz meyvenin büyüdüğünü görebilmek yaşamınıza tarif edilemez bir anlam katar.

Aşkın süresi şarabın yıllanması gibidir. Zaman geçtikçe değeri ve tadı artar. Önünüze gelen şarapla, kendi yıllandırdığınız şarabın tadı nasıl farklıysa herkesin aşktan aldığı tat da farklıdır. Ama bu tadı anlatamazsınız, kişiden kişiye değişir, paylaşılmaz. Paylaşılsa sihri kaybolur aşk olmaz.

Sevgi ve saygılarımla, aşkınız hiç eksik olmasın.

     
  
            AŞKIN BİLİNMEYEN KANUNLARI

İşte kimi zaman düşündüren, kimi zaman da güldüren aşk kanunları:

- Harris Aksiyonu: Bütün iyiler kapılmıştır.
- Paralel Teori: Harika yaratık eğer kapılmamışsa, mutlaka bir nedeni vardır.
- Evrensel Gerçek: Aşkın gözü kördür.  Diğer Evrensel Gerçek: Evlilik insanın gözünü açar.
- Conways Kanunu: Yanınıza yaklaşan genç ve güzel kız, sizinle
ilgilendiğinden değil, birini kıskandırmak için etrafınızda dönüyordur.
- Beyaz Atlı Prens Kanunu: Prensi bulacağım diye çok kurbağa öpülür.
- Donckels Perşembe Gecesi Kanunu: Gece saat üçte sadece şişkolar kalır.- Donckels Cuma Sabahı Kanunu: Pencere benim pencerem değil, oda benim odam değil, yanımdaki kim?
- Kazablanka Kanunu: Sizinle beraber olsun diye sürekli para harcadığınız top model, gecenin sonunda resminizi çeken paparazzi ile buluşacaktır.- Onasis Kanunu: Para aşkı satın alamaz, ama çok şey halleder.- Gold Card Kanunu: Siz onun saçının rengine vurulduysanız, o da sizin kredi kartınızın rengiyle ilgileniyor olabilir.- Meyer Kanunu: Kuru fasulye yedikten sonra arabaya otostopçu kız alınmaz.- Olasılık Kanunu: Çok güzel, kibar, akıllı, hoş, zeki, cici bir kızla karşılaşma şansınızın arttığı yer, sizden daha yakışıklı, akıllı, zengin bir arkadaşınızın yanıdır.- Evrensel Kanun: Kadın erkeği anladığı anda, onun ne söylediğini dinlemekten vazgeçer.

- Markus Kanunu: Her zaman daha iyisi vardır.

- İkinci Markus Kanunu: Kaçmanız gerektiği anda göreceğiniz kabus, bacaklarınızın tutmadığıdır.

- Rudner Kanunu: Beraber olduğunuz erkek; olgunlaştığında, yeni bir iş bulduğunda, tedavi gördüğünde düzelecek zannediyorsanız, bugün terk edin.

- Temel Kanun: Aşk hayal gücünün aklı yenmesidir.

- İstisna Kanunu: Kadınlar ya her şeyi unutur, ya her şeyi hatırlar.

- Groening Kanunu: Evlilik deyince kadınlar merasimi anlatır, erkekler delikanlılık yıllarını.

- Evlilik Kanunu: Tek başınayken, asla yaşamadığın sorunlara iki kişinin beraberce çözüm bulması sanatı.

- Thom Kanunu: Evliliğin süresi, evlilik törenine harcanan parayla ters orantılıdır.

- Grant Kanunu: ‘Tam evlenilecek kadın’ dediğiniz kadın, sizi nikahına davet edecektir.

- Murphy Kanunu: Çöpü kim indirecek kavgası, her seferinde çöp kamyonu sokaktan geçtikten sonra biter.

- Hartley Kanunu: Kendinizden daha çılgın biriyle asla beraber olmayın

 

 

 

 

 

 
  Bugün 11 ziyaretçi (16 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol